18 Eylül 2010 Cumartesi

Gecenin Sakladığı Çocuklar

Dere diye kenarına gittikleri yerin, kasabanın üst tarafında kurulu olan fabrikanın atık su kanalı olduğunu asla öğrenemeyecek çocuklardı onlar. Çünkü bu çocukları zaman değil gece yaşatırdı ve asla o yaşa gelmezlerdi. Çünkü yaşamıyordu bu çocuklar. Büyümeyen çocuk olmak her zaman zordur. Ölü için zaman geçmez. Karın ağrısı da çekmezlerdi bu çocuklar. Ölüler ağrı hissetmezdi çünkü. Hala aynı dere kenarına gider, hala aynı kanalın suyuna işerlerdi. Akılları sıra temiz suya işediklerini sanırlardı halbuki onların sidiği o suyun yanında içilebilirdi bile. Şu sıralar yaptıkları tek kötülük buydu. Geceleri kasabanın sokaklarında koşturup gülüşseler ne kadar korkutucu olacağının farkında değillerdi. Ne kadar da zevkli olurdu kim bilir? Bilmediler, öğrenemeyeceklerdi.

Çocuklardan bir tanesi hep saat kulesine tırmanıp aşağı doğru bağırmak istiyordu. Fakat saat kulesi kasabanın biraz dışındaydı. Asla oraya gidecek yolu öğrenemeyeceklerdi. Çocuktular en nihayetinde. Ailelerinden gizli sigara içecek yaşta bile değillerdi. Bir iki tanesi okul çağındaydı ancak onlarda okul başlamadan ölmüşlerdi. Öylece ortalarda dolanır olmuşlardı bu yüzden. Aslında akıllarından bir şey geçirseler hemen olurdu. Tabi haberleri olmadıkları için hiç bunu düşünemediler. Oysa dünyanın tamamı ölü çocuktan korkar ve insan korkunca komik görünür ki ölü ve çocuksanız bu durumun komedisini bir kaç binle çarpın! Bu çocukların her biri çatlayana kadar gülerdi. Ama hiç başlarına gelmeyecekti. Çünkü bu çocuklar kötüyü görmeden öldüler.

Haylazlıkları bile birbirilerine karşıydı. Bir ara yaşı diğerlerine göre büyük olan, kimsede bisiklet olmadığını fark ettiğinde ortalık epey karışmıştı. Nedense çoğunda olmasına rağmen hiç biri alıp binmeyi akıl etmiyordu. Bir hücumla çocuklar, evlerine koştular ama hiç biri evinin yolunu bulamadı. Sadece koştular. Her kaldırımı bitirip, her köşeyi döndüler. Üşenmediler. Çocuktu çünkü onlar ve üşenmezlerdi. Üşenmek büyüklere göre bir şeydir. Sonra her biri aynı yolu geri koştu. Buluştuklarında hiç biri nereye gittiğini hatırlamıyordu. Sadece birbirilerine bakıp güldüler.

Çocuktular ve sadece gece onları saklardı. Hala çocuklar ve sadece gece onları sakınır. Büyümediler. Çünkü ölüler büyümezler. Çünkü çocukken ölenler de büyümezler. Onlar çocukturlar. Bu kasabanın çocuklarıdır. Aklınızın saat kulesine giden yolu iyice bir kolaçan edin. Belki de yol üstünde ölmüş ama neşesini kaybetmemiş bir çocuğa rastlarsınız. El ele tutuşup o ince uzun yokuşu çıktıktan sonra zemberek dairesinden kasabaya bakar ve diğer çocuklara el sallarsınız.

B.